Başlangıç > Günlük, Gezi > Pakistan/Hunza Vadisi’ne yolculuk

Pakistan/Hunza Vadisi’ne yolculuk

Giriş

Blogumun gezi bölümünün Pakistan başlığını, yaklaşık iki yıldır yaşadığım ülkede yaptığım gezilerden en sonuncusuyla açıyorum. Bunun en temel gerekçelerini, bu yazımın konusu olan Gilgit-Baltistan bölgesine yaptığım gezinin Hayber Pahtunhva ve Pencab eyaletlerinde gördüğüm şehirlerden daha kapsamlı olması ve bölgede gördüklerimi ve öğrendiklerimi unutmadan kayda geçirme arzusu olarak ifade edebilirim.

Hunza Vadisi

Hunza Vadisi

Pakistan’da kaleme aldığım ilk gezi yazım olması hasebiyle, bu yazımın girişinde ülke hakkında çok kısa ve genel bilgilere yer vermemin yararlı olacağına inanıyorum.

Pakistan’ın siyasi ve coğrafi yapısı dört eyalet, iki özel statülü bölge ve bir başkent bölgesinden oluşmaktadır. Eyaletler Pencab, Sind, Hayber Pahtunhva ve Belucistan; iki özel bölge Gilgit-Baltistan ve Azad Keşmir; başkent bölgesi ise İslamabad’dır. Pencab’da Pencabi, Sind’de Sindi, Belucistan’da Beluç ve Hayber Pahtunhva’da Peştun nüfus ağırlıklı olup, anılan halkların her birinin kendilerine özgü yerel dilleri ve kültürleri bulunmaktadır.

Özel bölgeler Gilgit-Baltistan ve Azad Keşmir’e sözkonusu statüleri, esasen çok aşina olduğumuz “Keşmir sorunu” bağlamında verilmiştir. Bu iki bölge Keşmir sorunu kapsamında uluslararası terminolojide “tartışmalı bölge (disputed territories)” niteliğini haizdir. Bizim sürekli basında duyduğumuz “Keşmir” ile Hindistan kontrolü altındaki Jammu Keşmir bölgesi kastedilmekle birlikte, Keşmir meselesi Hindistan’ın kontrolü altında bulunan Jammu Keşmir’e ilaveten işte bu Pakistan kontrolü altındaki Gilgit Baltistan ve Azad Keşmir bölgelerini de kapsamaktadır. Bir hayli karışık ve bir o kadar hassas bir konu olan Keşmir sorunu bu yazımızın konusu olmadığı için bu kadar bilginin bu aşamada kafi olduğunu kaydederek asıl konumuza dönüyorum.

Gilgit-Baltistan (bundan sonra GB) da kendi içinde Gilgit ve Baltistan bölgeleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Ayrıca, Keşmir sorunu bağlamındaki hassasiyetlerden dolayı GB, Kuzey Bölgeleri (Northern Areas) olarak da anılmaktadır. Bu yazımda sizlere benim ziyaret ettiğim bölge olan Gilgit’ten bahsedeceğim.

Pakistan’a ayak bastığım ilk günden itibaren, dillere destan doğası ve güzelliğini duyduğum GB hakkında sosyal medya aracılığıyla gerekli bilgileri toplamaya ve gezi planımı kafamda şekillendirmeye başlamıştım. En nihayetinde Pakistan’da 20’inci ayımı tamamladığım 2019 yılı Temmuz ayında bu planlarımı hayata geçirme fırsatı buldum.

Yazının asıl bölümüne başlamadan vurgulamak isterim ki, benim burada yazdıklarımın ve paylaştığım iki-üç fotoğrafın benim yaşadığım tecrübemi ve bölgenin güzelliğini yansıtma oranı gerçeğin çok altında olacağından, bahsigeçen lokasyonlar hakkında internetten ilave araştırmalar yapmanızı şiddetle öneririm. Bunu yaptığınız takdirde, kafanızdaki Pakistan imajının ne kadar hızlı değiştiğine siz de şaşıracaksınız. Zira, GB bölgesi Asya’nın İsviçre’si olarak bilinmekte ve bu tabir inanın abartı değil!

Gelişme

Yukarıda da belirttiğim üzere, tarihi İpek yolunun da içinden geçtiği GB gezisi benim yaklaşık bir buçuk yıl araştırdığım bir geziydi. Gidilecek ve görülmesi gereken yerler listem hazırdı ancak ilk soru nasıl gideceğimizdi. Karayoluyla 520 km olan İslamabad-Gilgit arasında günlük uçuşlar mevcut, ancak uçakla gidip gelmek gezinin ruhuna aykırıydı, şahsi aracımızla yola çıkmak dağlık ve uçurum kenarı güzergahları da içeren yol durumunu bilmediğimiz için riskli ve meşakkatli, otobüsle gitmek ise bölgede görülecek yerlerin birbirinden uzaklığı nedeniyle etkin bir seçenek değildi. Tüm bu parametreler bizi Pakistan’da özellikle son bir yıldır artış yaşandığına şahit olduğum özel tur seçeneğine itti. Böylece güvenilir ve taleplerimizi karşılayabilecek bir tur şirketi arayışım başladı. Bir haftalık araştırmanın neticesinde, yine sosyal medyanın beğeni ve ikna gücüne güvenerek bulduğum bir şirketle 4 kişilik ekibimiz için özel bir tur anlaşması yaptım. Daha yaygın ve uygun fiyatlı olan 12-18 kişilik turlar yerine, biraz daha maliyetli ancak çok daha konforlu olan özel tur seçeneğiyle hem vaktimizi hem de gidilecek yerleri daha çok kendi takdirimizle belirlememizi sağladık. 7 kişilik Honda BRV aracımızla şoför/rehber, yol ve beş gece konaklama dahil kişi başı 250 Dolar ile bence kesinlikle en doğru kararı verdik.

Birinci Gün (1)

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte İslamabad’dan yola çıkıp Hayber Pahtunhva eyaletine doğru yaklaşık iki saat yol aldıktan sonra kahvaltı için Abbottabad’da durduk. İngiliz Sömürgesi zamanında kurulan Abbottabad, şehrin kurucusu ve ilk valisi İngiliz General James Abbott’un adını almıştır. Abbott 1853 yılında, Pencab bölgesini ilhak ettikten sonra buraya yerleşmişti ve bölgenin ilk valisi olmuştu. Abbottabad ayrıca, 2 Mayıs 2011 gecesinde Amerika Birleşik Devletleri başkanı Barack Obama, el-Kaide lideri Usame bin Ladin’in Abbottabad’daki bir komplekste bulunduğunu ve ABD Özel Harekat Komando Timleri tarafından gerçekleştirilen bir harekât çerçevesinde ele geçirilip öldürüldüğünü bildirmesiyle de gündeme gelmişti.

Kahvaltımızdan sonra yerel turistlerin ilgi odağı olan Naran’a doğru yolumuza devam ettik ve yol üzerinde Kawai Şelalesi’nin döküldüğü alanda kurulan sedirler üzerinde “Doodh pati” adı verilen çaylarımızı içerek temiz havayı bol bol ciğerlerimize doldurduk.

KAWAİ

Bilahare, tekrar yola koyularak ilk gecemizde konaklayacağımız Naran’a akşamüstü vardık. Naran çarşısında turladıktan sonra güzel bir Peştun lokantasında akşam yemeğimizi yedik. Yeri gelmişken belirtmem gerekirse, daha çok Hint mutfağına yakın baharatlı Pencab yemeklerindense, baharat olarak sadece tuz kullanılan Peştun mutfağı bizim damak tadımıza çok daha uygun. Dönüş yolunda tekrar uğrayacağımız için çarşıda çok vakit harcamadan otelimize çekildik. Ancak dönüş yolunda herşey planımıza göre gitmedi (nedeni 6’ncı gün kısmında).

NARAN

NARAN

İkinci Gün (2)

İkinci günümüzde kahvaltımızın ardından Hayber-Pahtunva ile GB eyaletinin sınırına doğru yola çıktık. Afganistan sınırında olması nedeniyle yine kötü bir imaja sahip olan Hayber Pahtunhva eyaleti de esasen tarihi geçmişinin yanısıra doğası, yeşilliği ve gölleri ile büyük bir turizm potansiyeline sahip. Tarihi Hayber Geçidi’nin bulunduğu Peşaver’in yanısıra, bir başka yazımın konusu olacak meşhur Swat-Kalam da bu eyalettedir.

Bu nedenle, GB’ye giderken yolumuzun üzerinde olan turistik yerleri de ziyaret etme fırsatımız oldu. Bunu uçak yolculuğu ile yapmamız tabiatıyla mümkün olmayacaktı.

Gezimizin ikinci gününü böylece yol üzerindeki turistik destinasyonlara gitmek suretiyle tamamen yolda geçirdik diyebilirim.

Bu çerçevede ilk olarak Lulusar Gölü’ne (Lulusar Lake) uğradık. Burada göl manzarasında eşliğinde yerel tezgahtan satın aldığımız çerezlerimizle birlikte çaylarımızı içtik. Burada bir dalgınlıkla telefonumu düşürmüşüm, ancak bir müddet sonra bunu farkedip geçtiğim yerlerde telefonumu aradığım sırada bölgenin yerlisi bir kişi yanıma yaklaşıp telefonumu getirdi. Bu vesileyle temiz Pakistan insanı kalbimi bir kez daha fethetti.

Lulusar Gölü

Lulusar Gölü

Yolumuza devam ettikçe GB’ye yaklaşıyorduk. Yaklaştıkça da yolculuğun macera katsayısı artıyordu. Zira,  iki eyaleti birbirine bağlayan 4300 metre yüksekliğe sahip Babusar Zirvesi/Geçidi’ne tırmanışa geçmiştik. Virajlı yolları döndükçe, oksijen azalıyor, hava durumu değişiyor ancak yolculuktan aldığımız keyif artıyordu.

Babusar Zirvesi’ne vardığımızda rehberimizin göl manzarası göstermek için yaklaşık bir saat tırmandırdığı tepenin sonunda uzaktan gördüğümüz göl değil ama manzaranın geneli gayet tatmin ediciydi ve aşağıdaki fotoğraf yorgunluğumuzun ödülü olarak yanıma kaldı.

 

Babusar Geçidi’nin, bizimde durakladığımız çok sayıda yemek, hediyelik eşya tezgahının yer aldığı zirve noktasında hem dinlendik, hem de yerel atıştırmalıklardan samosa ve pakora ile açlığımızı yatıştırdık. Babusar Zirvesinden aşağıya doğru inip geçidi bitirmemizin akabinde artık GB sınırları içindeydik.

Karakoram Highway

Karakoram Highway

Karakoram Highway

Karakoram Highway

Burada ilk ziyaret noktamız Nanga Parbat dağı izleme noktası (Nanga Parbat View point) oldu. Nanga Parbat (Çığlak Dağ), Himalayalar’ın 8000 metrenin üstündeki ünlü 14 dağından 9’uncusu ve K2’den (Pakistan’ın en yüksek dağı) sonra en zorlu ve tehlikeli dağ sayılıyor. Aşağıda fotoğrafını paylaştığım tabloda belirtildiği üzere,12 dağcı, 18 rehberin uğruna hayatını kaybettiği Nanga Parbat bu özelliğinden dolayı ayrıca Katil Dağ olarak anılıyor. Yabancı dağcıların yanısıra, ülkemizin iddialı dağcılarının da zaman zaman tırmanış haberlerini basından hatırlamanız mümkün. Biz uzaktan da olsa bu meşhur dağı görüp hikayesini öğreniyoruz.

NANGA PARBAT

Bir sonraki noktamız “sıra dağların kesişim noktası (junction of mountain ranges)”. Yolumuz üzerindeki bu noktada, Güney Asyanın ve dünyanın en meşhur dağ silsileleri olan Himalayalar, Hindikuş ve Karakoram dağlarının aynı anda görülebildiği enfes bir manzarada fotoğraflarımızı çekip yola devam ediyoruz.

Himalayalar, Hindikuş ve Karakoram dağları

Himalayalar, Hindikuş ve Karakoram dağları

Yolumuzun üzerinde bulunan Karakoram sıradağlarında bir dağ olan Rakaposhi izleme noktasında da bir süre durduktan sonra, artık hedef noktamız Gilgit’e doğru aralıksız yolculuğumuza başladık ve hava karardıktan sonra Gulmit şehrindeki otelimize vardık.

Üçüncü Gün (3)

GB bölgesindeki yerleşim yerleri aslında Hunza Vadisi içinde yer alıyor. Bu nedenle, bölgede ziyaret ettiğimiz bölge başkenti Gilgit’in yanısıra Kerimabad, Gulmit gibi şehirlerden bahsederken Hunza Vadisi içinde gezdiğimizi vurgulamak isterim.

Hunza Vadisi’ndeki ilk günümüzü bölgenin tarihi yerlerine ayırdık.

İlk durağımız Hunza Vadisi’ni tepeden gören stratejik konumuyla 700 yıllık bir geçmişe sahip Baltit Fort (Baltit Kalesi) oldu. Güney ve Orta Asya arasındaki tarihi Karakoram ticaret yolunu kontrol eden bir konuma sahip kale yüzyıllar boyunca Hunza bölgesini yöneten prenslerin, mirlerin ve kralların merkezi olmuş. Agha Khan Vakfı tarafından restore edilen kaleye biletle giriliyor ve içerideki rehber Kale hakkında bilgiler sunuyor.

BALTİT KALESİ

BALTİT KALESİ

BALTİT KALESİ

BALTİT KALESİ

Burada bir parantez açarak Agha Khan (Ağa Han) ismini ilk kez duyanlarınız için özellikle araştırılmasını öneriyorum. Ağa Han aslında Şii Nizârî İsmâilîlerin dini liderlerine verilen bir unvan. IV. Ağa Han olan Kerim el-Hüseyin Şah’ın dedelerine bu unvan zamanında Britanya İmparatorluğu tarafından verilmiş. Nizârî İsmâilîyye mezhebinin Kırk Dokuzuncu ve şimdiki imâmı olan Kerim Ağa Han bu unvanı 1957 yılından beri taşıyor. Hunza Vadi’sinin nüfusunun çoğunluğu İsmaili ve dini liderleri Kerim Ağa Han’a çok büyük bir saygı ve sevgi besliyorlar. Agha Khan Vakfı bölgede yaptığı kalkınma, eğitim ve kültür faaliyetleriyle bölgenin gelişimine büyük katkı sağlamakta. Önceki bilgilerime rağmen sahada gördüğüm bu nüfuz benim için çok önemli bir tecrübe oldu diyebilirim.

Baltit Kalesi

Baltit Kalesi

Baltit kalesinden aşağı doğru yürürken yerel bir kafede taze kayısı suyumuzu içip “Chapshuro” adı verilen içi tercihinize göre tibet öküzü/dana eti ve sebze karışımı malzeme dolu bir çeşit gözleme yedik ve aynı dükkanda satılan kuru meyvelerden satın aldık. Sadece bu kafede gördüklerimiz bölgenin mutfağı, geçim ürünleri hakkında ipuçlarını teşkil ediyordu. Pakistan’da Hunza deyince akla ilk olarak kayısı gelmektedir. Bölge ayrıca kuyu meyveleriyle de ünlü. Ancak kayısının yeri bambaşka. Bölge mutfağında yağ olarak sadece ve sadece, kayısı çekirdeğinden elde edilen yağ kullanılıyor. Başta çok ağır gelen ancak sağlıklı olduğuna en ufak şüphe duyulmayan bu kayısı yağına zamanla alışıp alışamamak sizin iradenize bağlı.

Daha sonra, Kerimabad şehrinin içinden geçerek tarihi Baltit Kalesi’nden üç yüz yıl daha geriye giden ve yine zamanın hükümdarları tarafından kullanılan aynı özelliklere sahip Altit Kalesi’ni ziyaret ettik.

ALTİT KALESİNE TEPEDEN BAKIŞ

ALTİT KALESİNE TEPEDEN BAKIŞ

Ardından güneşin batışı sırasında orta çıkan manzaranın izlenmesi için en güzel nokta olduğu söylenen ve bu özelliğiyle turistlerin uğrak bölgesi olan “Eagles Nest Duikar (Kartal Yuvası)”un bulunduğu yere gittik. Saatin gelmesini beklerken yemeğimizi yedik ve ardından kısa bir tırmanın ardından seyir noktasına ulaşarak manzaranın keyfini çıkarmaya başladık.

EAGLE NEST TEPESİ

EAGLE NEST TEPESİ

EAGLE NEST TEPESİ

EAGLE NEST TEPESİ

Otele dönüş yolunda tekrar Kerimabad’ın merkezine uğrayarak çarşısında gezdik, bir kafede ünlü havuç keki ve Tumoro Tea denilen bitki çaylarını tattık.

Günümüzü tamamlayarak şirin otelimize geri döndük.

Dördüncü Gün (4)

Dördüncü gün benim için gezinin en çok beklediğim ve en maceralı günüydü. Güne, Hunza Vadisi denince akla ilk gelen yerlerden biri olan Attabad Gölü (Attabad Lake) ile başladık. Gölün muhteşem manzarası ve güzelliğinin arkasında hüzünlü bir hikayesi var. Bu göl, 2010 yılında meydana gelen ve 50 civarında insanın hayatını kaybettiği toprak kayması neticesinde ortaya çıkmış. Mango sularımız eşliğinde gölde bir saatlik bir bot turu yaptık.

ATTABAD GÖLÜ

ATTABAD GÖLÜ

ATTABAD GÖLÜ

ATTABAD GÖLÜ

Bugünün esas varış noktası Çin ve Pakistan arasındaki Khunjerab sınırı. Ancak, yine yolumuzun üzerinde veya GB’nin kuzeyine doğru ilerledikçe yaklaştığımız destinasyonları ziyaret ediyoruz. İlk olarak Passu şehrinde, Passu Külahları (Passu Cones) olarak anılan dağlık bölgeyi arkamıza alacak şekilde fotoğraflarımızı çekildik.

Passu Külahları (Passu Cones)

Passu Külahları (Passu Cones)

Zaman kaybetmeden sınıra doğru yolculuğumuza koyulduk. Pakistan sınır güçlerinin bulunduğu son bölge olan Sost’u geçtikten sonra bir saat daha ilerleyip Çin-Pakistan sınırına vardık. Tek cümlede anlatmam yanıltıcı olabilir, bahsekonu sınır 4,880 metre yüksekliği ile dünyadaki en yüksek sınır kapısı olma özelliğine sahip.  Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’nın 5.137 metre olduğunu hesaba kattığınızda sınırın bulunduğu yüksekliğin nasıl bir şey olduğu kafanızda daha iyi canlanacaktır. Sınıra konulan bir banka ATM’si de dünya üzerinde en yüksekte bulunan ATM özelliğini almış. Oksijen azlığından çakmak dahi yanmıyor diyeyim gerisini siz anlayın. Sınırda genellikle hava soğuk olduğundan hatta sık sık kar yağışıyla karşılaşıldığından uzun kollu giysi konusunda tedarikliydik.

Khunjerab Geçidi- Pakistan-Çin Sınırı

Khunjerab Geçidi- Pakistan-Çin Sınırı

Khunjerab Geçidi- Pakistan-Çin Sınırı

Tibet Öküzü /Khunjerab Geçidi- Pakistan-Çin Sınırı

Benim özel bir isteğim, sınırda Çin tarafına geçip pasaportumda bulunan damgalar arasına Çin damgasını da eklemekti. Ancak bölgenin tartışmalı statüsünden dolayı uygulamalar o kadar farklı ki, tahmin etmemin mümkün olamayacağı bir şekilde, aslında son Pakistan yetkililerinin Sost’ta olduğunu ve Çin tarafına geçebilmek için Sost’ta Pakistan’dan çıkış damgamı pasaportuma işletmem gerektiğini, ancak bu şekilde Çin tarafına geçiş yapabileceğimi öğrendim. Bu benim için ufak bir hayal kırıklığı oldu açıkçası. Pakistan’ın Çin sınırının hemen ötesinde Sincan Uygur Özerk Bölgesi başlıyor. Hatta sınırın 130 km ötesinde en yakın yerleşim yeri olan Taşkurgan’ın (Tashkorgan) Kaşgar İli’inde bir Tacik Özerk İlçesi olduğunu öğreniyorum. Sınırdaki tabelada Kaşgar’ın 420 km, Urumçi’nin 1890 km ötede olduğunu gördükten sonra heyecanlanmamak, sınırdan devam edip o bölgeleri de ziyaret etmenin hayalini kurmamak mümkün değil.

KHUNJERAB

Sınırda turistler için bir ilgi odağı olan Tibet Öküzü ile tur atıp, fotoğraflarımızı çekindik. Pakistan’da yaşayan bir Türk için esasen çok ilginç olmayan bir anekdotu paylaşmam gerekirse, Türk olduğumuzu anlayan bir grup arabalarından Türk Milli Takım forması getirerek bizimle fotoğraf çekindi.

Dönüş yolunda Sost’ta durup yemek yedik. Tüm çabalarımıza rağmen GB bölgesine özgü yemekler sunan restoran bulmakta zorlandık. Hem Pencab ağırlıklı yerel turistler, hem de Pencablı asker ağırlık asker varlığından dolayı olsa gerek restoranlarda Pencab yemekleri sunuluyordu.

Gulmit’e dönüş yolumuzda bir diğer efsane destinasyon olan Hussaini Süspansiyon Köprüsü’ne gittik.  Hunza Nehri boyunca hareket etmek için tasarlanan ve dünyanın en tehlikeli köprüleri arasında gösterilen köprü tüm ihtişamıyla karşımdaydı. Çok iddialı bir şekilde yaklaştığım köprüdeki basamakların arasındaki boşluğun arasından bir insanın geçebileceğini farketmemle birlikte maalesef iddialı ve cesur duruşumdan eser kalmadı. Köprünün kenarlarına tutunarak attığım beş on adımdan sonra köprünün üzerindeki anımı birkaç fotoğraf karesiyle ölümsüzleştirdikten sonra aynı dikkatle köprüden indim. Köprü manzarasını bir süre daha temaşa ettikten sonra otelimize dönüş yolumuza başladık.

Hussaini Köprüsü

Hussaini Köprüsü

HUSS2

Otelimize gelmeden önce rehberimiz bir sürpriz yaparak bizi planımızda yer almayan Borith Gölü’ne götürdü. Manzara yine çok güzeldi.

Otelimize gelince, gün boyunca maruz kaldığımız yüksek rakım, güneş ve hava değişkenliği gibi nedenlerden dolayı grubumuzun her bir ferdinde bazı rahatsızlıklar belirdi. İlaç takviyeleriyle güç almaya çalıştık. Hunza Vadisi’nde geçirdiğimiz süre boyunca programın yoğunluğu ve lokasyonların birbiri arasındaki uzaklık nedeniyle hala, özellikle de benim, istediğimiz bir şekilde yerel bir yemek mekanı bulamamıştık. Akşam yemeğini otelde yemek yerine dışarda yemeye karar verdik. Bu arada otel dediğime de bakmayın, Hunza’da üç gece konakladığımız yer, sahibi Necib’in evini genişletmek suretiyle tesis ettiği bir misafirhane aslında. Keza adı da Gulmit Guest House.

Konakladığımız Gulmit küçük bir kasaba,  nüfusunun 5000 civarında olduğunu ve Şii İsmailiye inancına mensup bu nüfusun hemen hemen tamamının soyunun Orta Asya’ya dayandığını, ağırlığın Tacik olup Wakhi dilini konuştuğunu biraz da şaşkınlıkla öğreniyorum. İlk kez duyduğum Wakhi ve Pamir halkları buranın yerlisi. Tarımın yanısıra ticaretle uğraşanlar için Çin tarafından verilen bir geçiş kartıyla Sincan bölgesiyle ticari kanallar açık. Necib’den bizi yerel yemek yiyebileceğimiz bir yere götürmesini istiyoruz. O da bizi kasabanın kadınları tarafından işletilen “Bozlanj” isimli küçük bir mekana götürüyor ve günlerdir aradığımız GB yemeklerine kavuşuyoruz. Menüde çorba olması bizim için ayrıca mutluluk kaynağı. Menüden Ghilmindi (peynirli) ve Sem’n (tatlı) isimli gözleme, Molida adı verilen bir tür sıcak yoğurt paparası ve etli çorba (Quruth Moch) ile kayısı çorbası (qaq moch) ile masamızı donattık. Yemeklerin tadını gayet beğendik ve sabah kahvaltıda da görüşmek üzere sözleşerek Melike Sultan ve Raşide Begüm hanım ablalarımıza teşekkür edip otelimize döndük.

bozlanj

bozlanj1

Beşinci Gün (5)

Beşinci günümüzde artık İslamabad’a dönüş yoluna başlıyoruz. Yola çıkmadan önce Bozlanj’da bildiğiniz sıradan bir Anadolu köyünde yiyebileceğiniz pişi, gözleme ve omletle kahvaltımızı ettik.

İslamabad’a mesafe 650 km ve normal şartlar altında doğrudan bir sürüşle yaklaşık 16 saat sürüyor. Biz planımıza göre, dönüş yolunda yine Babusar Geçidi üzerinden Naran’a giderek burada bir gece konaklayıp İslamabad’a devam etmeyi öngörüyoruz.

Seyahatimizde kullandığımız yol Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru kapsamında inşa edilen Karakoram Otoyolu. Bu yol inşa edilmeden kullanılan ve tarihi İpek Yolu’nun bir parçası olan eski yol (N35 yolu) çok daha uzun ve meşakkatli. Babusar Geçidi’ne gelmeden önce N35’çıkış veren ayrımda da aracı durdurup (dönüş yolumuzun yine bu yol olacağını bilmeden) bir poz alıyorum.

Eski İpek Yolu- silk route

Eski İpek Yolu- silk route

Babusar Zirvesi’ne çıktığımızda, ihtiyaten yanıma alıp gezi boyunca çantamdan çıkarmadığım montumu giymek zorunda kaldım. Fotoğraflardan görüleceği üzere, hava zirvede çok değişti ve sıcaklık en az bir 20 derece düştü. Buradaki tezgahlara yine uğrayıp lezzetli samosa ve pakoralarımızı yedik ve ardından yola devam ettik.

BAB DÖN

Babusar Zirvesi'nde pakora ve samosa tezgahları

Babusar Zirvesi’nde pakora ve samosa tezgahları

Zirvede inişimizi tamamlayıp Naran’a doğru ilerlerken trafiğin bir anda arttığını farkettik ve bir yerden sonra artık durmak zorunda kaldık. Biz acaba ne oluyor vs diye konuşmaya henüz başlamışken rehberimiz arabanın bagajındaki çantasından dronunu çıkartıp ileriye doğru yolladı hizmet sektörünün henüz emekleme aşamasında olduğu Pakistan şartlarında bu hareket hepimizi doğal olarak şaşırttı ve rehberimiz/şoförümüz (aynı zamanda kendisi tur şirketinin sahibi) takdirimizi bir kez daha kazandı.

Görüntüleri izleyen rehberimiz ilerde toprak kayması olduğunu ve yolun kısa sürede açılmasını mümkün görmediğini söyleyerek yukarıda bahsettiğim eski ve daha uzun yolu kullanarak İslamabad’a dönmemizi önerdi. Daha önce tek şeritli bozuk yolları, uçurumları ve yol üzerinde madencilik ve yol yapma çalışmaları nedeniyle dinamitle patlamaların yapıldığını gülerek konuştuğumuz yoldan gitme önerisi ilk başta tabiatıyla cazip gelmedi, ancak diğer seçenekteki belirsizlik daha fazla olduğu için eski yolu kullanarak dönme konusunda mutabık kaldık ve maceralı dönüş yolumuz başladı. Aslında zorunlu olarak yaptığımız bu güzergah değişikliği, aynı yolu kullanarak dönmektense çok farklı bir coğrafya içinden farklı lokasyonların içinden geçerek değişik yerler görmemize vesile olacağı için bence bizim için bir avantaj teşkil etti.

Bu çerçevede ilk olarak geri dönüp zorlu Babusar Geçidi’ni tekrar geçtik ve az önce bahsettiğim yol ayrımından İndus Nehri boyunca devam eden N35 yoluna girdik. Hava iyice kararmıştı ve bütün gün yaptığımız araba yolculuğu bizi bir hayli yormuştu. Bir saat sonra N35 üzerindeki ilk büyük yerleşim yeri olan Chilas’a geldik ve gece burada konaklamaya karar verdik. Otelimiz özellikle dışardan bir hayli güzel, karakter sahibi bir oteldi. Otelde kısa bir süre dinlendikten sonra akşam yemeği için restoran aradık ve kendimizi Peştun mutfağına bıraktık. Mütevazi ve çatı üstünde havadar mekanımızda yemeğimizi yedikten sonra otelimize dönerek dinlenmeye çekildik.

CHILAS

Altıncı Gün (6)

Gezimizin son gününde, uzun ve süre itibariyle belirsiz bir yol bizi beklediği için günün ilk ışıklarıyla yola çıktık. Yukarıda da bahsettiğim gibi bu yol üzerinde yol, baraj ve madencilik çalışmaları yapıldığı için herhangi bir yerde dinamitle patlatma yapılacağı bildirilerek yol kapatılıyor ve en az yarım saat bu patlatma işlemi tamamlanana kadar bekletiliyorsunuz.

Burada, çalışmaları devam eden devasa Diamer-Bhasha Barajı tamamlandığında Chilas’ın sular altında kalacağını öğreniyoruz.

Chilas'ta konakladığımız otel

Chilas’ta konakladığımız otel

Chilas’tan sonra N35 yolu boyunca dağların üstünden Sazin-Dasu-Palas gibi bölgeleri geçerek yaklaşık 6 saatlik bir yolculuğun ardından düzlüğe inip, öğle yemeği için durakladığımız Besham’a geldik. Burada tek cümleyle bahsettiğim bu 6 saatlik yolculuğun zorlukları bir yana, uçurum kenarındaki virajlı yollarda (hız tutkunu şoförümüzün de katkısıyla) yaşadığımız adrenalinin tarifi mümkün değil. Merak edenler internetten bu güzergahı inceleyebilir.

Eski İpek Yolu- silk route

Eski İpek Yolu- silk route

YOL2

Besham’dan itibaren yolumuz tamamen şehiriçi yol olduğu için hızımız yavaşladı ve daha çok trafiğin içinde ilerledik. Hayber Pahtunhva eyaletinin büyük şehirlerinden biri olan Mansehra’ya ulaştığımızda genişçe bir yay çizdikten sonra N15 yoluna tekrar bağlanmış olduk. Sonrasında Abbottabad üzerinden nihayet akşam saat 21.00 sularında İslamabad’a vardık ve altı günlük maceramızı tamamladık.

completed

Sonuç

Pakistan, bölgedeki çeşitli zorluklar nedeniyle turizm alanındaki yatırımlarına ancak son yıllarda başlayabilmiş bir ülke. Dünya çapındaki negatif imajının aksine hem turistik potansiyeli hem de halkının misafirperverliği bakımından Asya coğrafyasında gelecek yılların önemli turizm destinasyonlarından biri olmaya aday. Aslında özellikle meşhur zirveleri zaten dünya çapında bilinmekle birlikte, Batılı turistlerin ülkeyi yavaş yavaş (tekrar) keşfetmeye başladığını gözlemlemek mümkün. Turizm imkanları yeni gelişen bir ülke olduğu için özellikle bireysel olarak hareket etmeye çalışan turistler, internet ve telefon hattının kırsal bölgelerde çalışmaması, İngilizce bilgi bulma yetersizliği ve yolların kötü durumu gibi olumsuz etkenlerle karşılaşabilmekte. Bu tarz etkenler, ülkeye ilişkin özel kişisel bir hevesi olmayan turistlerin karşılaştığında yaptığı seyahatten aldığı tatmini haklı olarak bir hayli etkileyebilir. Bu zorlukları da gözönünde bulundurarak Pakistan’ı keşfedecek gezginlerin ise son derece memnun kalacağını ifade edebilirim.

Rıdvan Türkoğlu

İslamabad, Ekim’19

 

 

  1. Mehmet ercan
    25 Ocak 2020, 10:52

    Selam Rıdvan bey,pakistan gezinizi kayifle okudum.ellerinize sağlık.bende motosikletle pakistanı gezmek atiyorum.ihtiyaç halinde sizden bilgi alırım inşallah.

  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın